30 Eylül 2007 Pazar

...

karşımda sinek vızırtısı arabalar
geceden korkup ışıklarını yakan
yamalıklı, tek gözlü arabalar.

(bilmem nerelerdeyim.. bindiğim otobüsü itmek isterken elimden kaçırmış gibiyim!)

gitti giden..
gelen de olmadı..
neden?

bagajlarına alacak adam mı yoktu.
hadi onu bırak
bozulup da beni yarı yolda değil de
yolun başında bırakacak otobüs de mi yoktu?

yoktu..
yollardan uzundu artık yolculuklar.
yol başlarken bitiyordu sanki
şerit değiştirmemem gereken yerde
karşıdan gelene bile çarpmamışım
başkası için bilerek kendini feda etmenin adı neydi burda?
trafik kazası!

evet evet...
kendimi en son bir yolun en gereksiz yerindeki belediye çukuruna bıraktım ben.
yıllardır oradan yaşıyorum hayatı
neleri unuttum..
neleri hatırladım..
toprak altı gecelerde insan üstüne basıp geçtiklerini hatırlıyor bir bir!
senin üstüne basıp geçenlerle yer değiştiriyor bedenin.
aslında ruhun çekiyor acıyı!
bedenin nankörce ruhuna geçiriyor,
o üstüne basıp geçtiğin, öldüresi kancayı!

çok acıdım..
içim çok acıdı..
burası sessiz.. burası sorgusuz..
burası kendimden uzak, başkalarına yakın,
burası soğuk.. burası yüksek..
yok yok..
burası eski bana benzemiyor pek.

eskidim ben..
paslandım.. kollarımın birinde naftalin kokusu
diğerinde tan yeri korkusu.
şimdi içimde,
tan yerinin ağarışından kaçan bir yarasa duygusu!

26 Eylül 2007 Çarşamba

...

Benim yalnızlığım.

Yıldızların yıkandığı bir sabah öncesi
Aylardan ayrılık..
bir ekmek kırıntısı
bir boş bardak
sandalye kırık.

Loş bir ışık tavanda
Parmak uçlarında yürüyen karıncalar
Ses yapmaz.
Duvarlarda gölgeler kabartmışlar göğüslerini
Perdeler kapalı
Yatakta yatan adamın düşleri ölü
Yontulmuş elleri ölü
Gözleri ölü..

Dedim ya…
Aylardan ayrılık..
Bir toz bulutunda kayboldu gülüşlerim
Kimse bilmez, sokakta kalmışım
Kimse karışmaz
Bu benim yalnızlığım!

25 Eylül 2007 Salı

...

Yenemezsin suskunluğunu bazen..
Sokak aralarında kayıplara karışır o eski çocukluk heyecanların.
Yorulup yığılana kadar koşarsın tutamadıklarının ardından.

Geç kaldığın her durakta,
Azalan umutlarla sarılırsın bir kaldırım taşına.
Her çıkmazın içinde bir umut vardır ya,
Hep karanlıkta kalanlar,
tünelin ucundaki ışığı daha iyi görür ya,
Karanlıktan görünen o deniz feneri olmalı.
Uçurumun kenarında durup hayata inat..
Gidenler her kimse,
Kalıp hayata gülebilmeli...
Gülümseyebilmeli...

Izmir

Karabük